2016 yazında her zamanki gibi Karadeniz’deydim. Elif dokuz aylık olmasına bakmadan yürümeye çabalıyor, “anne, baba, hülya, mama”, bıdı bıdı konuşmaya çalışıyordu. Dedik bu kız oldu, biz yenisini yapalım. İkisi birlikte büyürler arkadaş gibi…
Hadi muayene olalım, folik asit başlayalım diye planlarken; bir baktım, 6 haftalık hamileymişim zaten…
Elif’in doğum hikayesini okuyanlar bilir; hamilelik benim için nazlanmak, kuruntu yapmak, yiyip içip şişmek, uyumak, yine uyumak ve biraz daha uyumak demek…
Bu sefer öyle olmadı. 10 kilo çocuk kucağımda, her yere koşturdum… Uyku sevmeyen dokuz aylık bebek ne kadar fırsat verirse, o kadar uyudum. Kuruntu yapacak vakit bulamadım ama anneme azıcık nazlanmış olabilirim.
Bu arada, ilk hamileliğimde olduğu gibi, yiyip içip şişmekten hiç ödün vermedim 🙂
Önceki gebeliğimde yaptığım en büyük hata, doktor doktor gezip kafamı karıştırmaktı. Bu sefer aynı yanlışı tekrarlamadım.
Doktorum Umut Bey, görüp görebileceğiniz en mütevazı, en sakin doktorlardan biri… Bilgi ve tecrübesine diyecek hiç lafım yok, koskoca profesör zaten.
Onu diğer doktorlardan farklı kılan şeyler; sizi kesip dikeceği bir bedenden çok insan olarak görüşü, sizinle ilgili en ufak bir detayı bile atlamayışı, uzun muayeneleri sırasında harika sohbetler açıp tüm gerginliğinizi alışı ve bunun gibi onlarca sebep…
İkili test sonuçlarım biraz sıkıntılı çıkmasına rağmen süreci öyle iyi yönetti ki, Elif’in zamanında Harmony test yaptırmaya ağlaya ağlaya giden ben, bu sefer gayet soğukkanlı ve kendinden emin bir şekilde kan verdim. Çok şükür her şey de yolunda gitti.
Kafama taktığım tek bir şey vardı: Yiyorum, yiyorum, şişiyorum ama Su Kızım niye kilo almıyor? Ya düşük kilolu doğup emmeyi başaramazsa?
Doktorum bu konuda da beni rahatlattı. Düşük kilolu doğmakla emme arasında sandığım gibi bir ilişki yokmuş. Ama çok kafaya taktıysam protein ağırlıklı beslenerek bebeğin kilo alımına destek olabilirmişim. Ne, yemek yemek mi? O iş kolay yaaa… Bir oturuşta bütün bir kasabı yerim ben…
Yediklerim bende kaldı, Su kızım Nehir 4 Nisan 2017 sabahında; 2.950 gr, 49 cm olarak dünyaya geldi. İlk doğumda yaşayamadığım o duygu selini Nehir’de yaşadım. Onu ilk gördüğüm an kulağına fısıldadım. “Hoş geldin canım kızım. Henüz birbirimizi tanımıyoruz. Ama ben sana her geçen gün artan bir aşkla bağlanacağım. Ablan ve senin kokunu almadan uyuyamayacağım. Sizi her şeyden çok seveceğim…”
Siz sormadan ben söyleyeyim.
- Yine spinal ve epidural anestezi alarak doğum yaptım sanırım. İkinci doğumda işi uzmanına bırakmayı öğrendiğim için fazla didiklemedim.
- Orhan yine doğuma girdi. Bu sefer bedeni ve ruhuyla oradaydı. Bir ara: “Umut Bey siz şöyle kenara çekilin, ben hallederim.” der gibi oldu ama son anda elini kana bulamaktan vazgeçti.
- İlk doğum sonrası dipçik gibi ayağa kalkan ben, ikincide biraz zorlandım. Doğum aralıklarım az olduğundan olsa gerek, ağrılarım çok oldu. Ama Umut Bey, doğum sonrasında da duruma çok iyi müdahale etti. Hemen olmasa da doğumun gecesinde yürümeye başladım.
- Nehir de Elif gibi meme sever çıktı. Fakat bu bile onu yeni doğan sarılığından kurtaramadı.
- Nehir doğumdan sonra yapması çok önemli olan ilk kakayı (mekonyum) çok az yaptı. Bu sebeple çocuğumun ilk haftaları hep doktorlarda geçti. İlk 24 saat içinde kaka yapamaması sorun olabilir. Aman dikkat. Kakadır, çiştir iyi gözlemleyelim.
- 52 kilo ile hamile kaldım. 70 kilo ile doğum yaptım.
- Hamileliğim süresince 3-4 ay emzirmeye devam ettim. Dünyada bunun birçok örneği var.(google’a yazın ‘tandem nursing’ diye) Doğuma kadar, hatta doğumdan sonra da emzirmek mümkün olsa da, ben Elif’in gece uykularını düzene sokmak için emzirmeyi sonlandırmayı tercih ettim.
- Elif zamanından tecrübeliyim; Süit oda demek daha çok misafir, daha az mahremiyet demek… Elif doğduğunda; içimde gaz, kucağımda emzirilmeyi bekleyen bebekle insanların gözlerinin içine bakıyordum yan odaya geçsinler diye… Bu sefer standart oda tutmaya karar verdim. Odamda 10 dakikadan fazla kalanlar hemşireler ve Orhan tarafından çay ısmarlama vaadiyle dışarı alındı. Ben de rahat rahat emzirdim ve hatta pırt pırt yapıp, geçen seferki gibi bütün kiloları attım 🙂
- Odamı yine ailemle birlikte süsledim.Bu sefer
canım arkadaşım Özgem de hamile olduğundan onu dinlenmeye aldım. Hamilelik ve doğum fotoğraflarımızı dünyalar tatlısı Pemra Yüce çekti.
- Hamileliğim boyunca kendimi hazırladığım gibi Elif’i de doğuma hazırladım. Hastane süresince ameliyathaneye gidiş gelişime tanık oldu. Kardeşiyle tanıştıktan sonra anneannesiyle eve gitti. (Elif’i sürece nasıl mı dahil ettim? Bakınız “Annemin karnında topvar!.”)
Bu doğum hikayesinden çıkarılacak sonuç: Ben rahat, kafam rahat; kafam rahat, hamilelik rahat… Ohh mis! 🙂